En İyi 10 Gezi Filmi

En İyi 10 Gezi Filmi #8 – In Bruges (2008)

İrlandalı suikastçiler Ken (Brendan Gleeson) ve Ray (Colin Farrell), Londralı mafya babası Harry Water (Ralph Fiennes) tarafından, Londra’daki kilise işi ters gidince ortalığın yatışması için Noel’de iki haftalığına Belçika’ya, bir Orta Çağ şehri olan Brugge’ye gönderilirler. Harry orada talimatını beklemelerini ve göze batmamalarını söyler. Harry’den haber beklerken Ken bu tarihi şehrin keyfini çıkartmaya bakar, Ray ise tamamen sıkılmıştır ve evini özlemektedir. Ve talihi Chloë ile tanışmasıyla döner, kendisi çekilmekte olan ve Amerikalı cüce Jimmy’in oynadığı bir filmin setine uyuşturucu tedarik etmekle meşgul oldukça havalı bir kadındır. Tam bu sırada Harry’den talimatlar gelir, ancak masalsı Brugge atmosferinden büyülenmiş olan Ken artık hayata farklı gözlerle bakıyordur ve yeni işi alabileceğinden emin değildir. Çılgına dönen Harry, Brugge’ye doğru yola çıkar, bu sırada Ray’in başında yeni dertler vardır: Kanadalı turist bir çift ve tek gözü kör hırsız Eirik.

İngiliz kara komedisinin en güzel örneklerinden biri Brugge şehri gibi bir arkaplanla birleşince, muhteşem diyaloglar üzerine Colin Farrell’in sıkıntılı karakteri ve mimikleri eklenince filmin her saniyesinden keyif almamak imkansız. Farrell bu rolüyle Altın Küre’yi kaptı. Ayrıca film BAFTA en iyi senaryo ödülüne sahip.

Filmi izlediğim zaman büyülendiğim Brugge şehrine geçen sene gitme fırsatı buldum ve beklentilerimi tamamen karşıladı. İnsanların oturduğu sıradan apartmanların 400-500 yıllık olduğu, arnavut kaldırımlı sokakları, süslü at arabaları ve sürekli klasik müzik çalan geniş meydanıyla Brugge dünya üzerinde Orta Çağı atmosferinin en iyi yakalanabileceği birkaç şehirden biri bence. Günümüzde filmin en kritik sahnesinin geçtiği saat kulesi başrolde olmak üzere In Bruges turları düzenlenmeye başladı ve filmin popülaritesi ile birlikte şehrin turist sayısı da her geçen yıl artıyor.

Brugge’ye gidenlere benden küçük bir tavsiye: Oraya gitmişken dünyanın en eski pub’larından biri olan De Garre’ye uğramadan dönmeyin. 130 çeşit birası olan bu aşırı tarihi pub’da %13 alkol oranlı birayı, yanında kaşar peyniriyle beraber deneyin, bana teşekkür edeceksiniz 🙂

Filmden küçük bir replikle bitiriyorum:

Ray: Bu ne ya?
Ken: Kıyamet günü. İnsanlığın, tüm suçlarından dolayı yargılanacağı zaman.
Ray: Kimin cennete kimin cehenneme gideceğinin belirlendiği gün değil mi?
Ken: Evet.
Ray: Şu diğer yer nedir?
Ken: Araf.
Ray: Araf mı?
Ken: Araf bir çeşit ara mekandır.
Ray: Kötü değilsin ama o kadar da iyi değilsin.
Ray: Tottenham gibi.

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.