Santiago’da Vize Sevinci

[singlepic id=2116 w=200 h=150 float=left]Şili’nin başkenti Santiago’dayız. Şili ince uzun bir ülke ve batısından doğusuna 2 saatte gitmeniz mümkün. Santiago da ülkenin tam ortasında yer alınca, okyanus kıyısına ya da Ant Dağları’na ulaşması bir saati geçmiyor. Aynı gün içerisinde hem denize girebileceğiniz hem de kayak yapabileceğiniz dünyadaki nadir yerlerden biri. Şehrin kendisine gelince, burası çok finans bölgesi olarak kullanıldığı için gezilecek çok fazla yer bulamadık. Zaten benim kafamda gezmekten farklı bir amaç vardı: Peru vizesine başvurmak. Aslında bunun için Bolivya’daki konsolosluğu düşünüyordum ama okuduğum bazı internet sitelerinde La Paz’daki konsolosluğun her zaman vizeyi vermediği, bazen de konsolosun yerinde olmadığı gibi bahanelerle başvuruyu geciktirdiği yazıyordu.E biz de zamanı bol gezginlerden değildik. Macchu Picchu için rezervasyonumuzu çoktan yapmış ve depozitoyu ödeyip tarihi belirlemiştik, en geç 28 Mart’ta orada olmamız gerekiyordu, iki haftadan az bir süre demek bu. O yüzden Bolivya konsolosluktaki herhangi bir gecikme tüm planları altüst ederdi. Sonuçta şansımızı Santiago’dan deneyelim dedik, olursa ne ala, olmazsa da yolumuzu bir an önce La Paz’a varmaya çalışacak şekilde düzenleriz..

[singlepic id=2120 w=150 h=200 float=right]Elimizde sadece pasaportumuzla konsolosluğa girdik. Orada İngilizce bilen tek görevli gayet ilgili çıktı ve bize hemen yardımcı oldu. İstediği belgeleri (vize başvuru formu, Macchu Picchu rezervasyon çıktısı, kredi kartı fotokopisi, uçak ve otel rezervasyonu) yandaki dükkandan temin ettik, vize ücretini (16800 pezo-35$) belirtilen bankaya yatırdık ve dijital fotoğrafımızı çektirip parmak izi verdik. Son bir şey kalmıştı, Türk konsolosluğuna gidip turist olduğumuza, Şili’de yaşamadığımıza dair bir belge temin etmemiz gerekiyordu. Acaba burada sorun çıkar mı diye düşünürken konsolosluğumuz da gayet yardımcı olup istediğimiz belgeyi 15 dakika içinde elimize tutuşturdu. Onu da götürüp teslim ettikten sonra yarın vizenizi alabileceğimizi söylediler! Türkler için alınması en zor vizelerden birini Bolivya’ya kadar beklemek yerine Şili’de bir günde halletmiş olduk, kafamızın ne kadar rahatladığını tahmin edebilirsiniz 🙂 Ertesi gün belirtilen saatte gittiğimizde pasaportlarımızın üzerinde bir aylık Peru vizesi yapıştırılmış bizi bekliyordu. Santiago’daki Peru Konsolosluğu’nu kesinlikle tavsiye ederim.

[singlepic id=2110 w=200 h=150 float=left]Şehre gelmişken dolaşmadan ayrılmak istemedik tabi ki. İlk gün hostel’imizde bedava akşam yemeği vardı, soslu makarna ve sınırsız Şili şarabı 🙂 Kaldığımız Andes Hostel zaten tüm Latin Amerika’nın en iyisi seçilmiş, hizmette sınır tanımıyorlardı. Akşam yemeğinde Peru, Şili ve Amerika’dan gençlerle muhabbete daldık. Ertesi akşam vize işinin hallolmasını dışarıda bir şeyler içerek kutlamak isteyince Peru’lu gençler bana katılacaklarını söylediler. Şehrin Bellavista bölgesi gençlerin akşam buluşma noktası, birbirine paralel iki üç sokakta boydan boya küçük barlar ve klüpler var. Onlardan birine geçtik, elde birer litrelik biralar ve çeşit çeşit kokteyller, bulunduğumuz masa geç saatlere kadar Peru-Türkiye kardeşliğinin en güzel örneklerine sahne oldu. Ama vize başvurum kabul edilmesiydi olaylar çok daha farklı gelişebilirdi 🙂

[singlepic id=2124 w=200 h=150 float=right]Sabah vizemizi teslim almadan önce birkaç saat boşluğumuz vardı. Şehir meydanlarını gezerek değerlendirelim dedik. O gün Arjantin cumhurbaşkanı Başkanlık Sarayı’nı ziyarete gelmiş, görkemli binanın önünden geçerken polisler yolların bir kısmını kapatmıştı. Saraydan şehrin en ünlü meydanı Plaza de Armas’a yürüdük, burası Catedral Metropolitana isimli dev katedrale, Ulusal Tarih Müzesi’ne ve sokak ressamlarına ev sahipliği yapıyor. Santiago’da aynı Buenos Aires’te olduğu gibi restaurantlarda günün menüsünü listelemişler. Bazı restaurantlar sadece o gün menüsünde ne varsa onu veriyor, biz de bu tarz yerlerden birine oturduk. Çorba, tavuk ızgara, içecek, tatlı, kahveden oluşan menü 10$ gibi uygun bir fiyata satılıyordu. Brezilya ve Arjantin’de herkes nedense Şili’de fiyatların uçmuş olduğunu söyleyip duruyordu, burası bizi korkuttukları kadar pahalı çıkmadı neyse ki. Gezimizi tamamlayıp, vizemizi aldıktan, karnımızı da doyurduktan sonra geriye çantalarımızı sırtlayıp Vina del Mar’a gidecek otobüse atlamak kalmıştı. Vina del Mar, Şili’nin en güzel plajlarına sahip olan gözde bir tatil yeri ve Santiago’ya bir saat uzaklıkta. Uzun süre buzullarda, şehirlerde gezdikten sonra deniz-kum-güneş üçlüsünün tadını çıkartma zamanı geldi 🙂

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.