Tropikal Ada Keyfi: Gili Trawangan

[singlepic id=1364 w=200 h=150 float=left]Gili Trawangan.. Endonezya’nın ortasında, haritalarda çizilme zahmetine girmeye bile değmeyecek kadar küçük olan, çevresinin bembeyaz kumsalla kaplı, denizinin de deniz kaplumbağları ve rengarenk mercanlar tarafından yurt edinildiği sevimli bir yer. Gitmesi o kadar kolay değil tabi ki, Ubud’dan başlayan yolculuğumdan üç minibüs, bir arabalı vapur, bir sandal ve 11 saat sonra varmıştım adaya. Lombok Adası’nın kuzeybatısında bulunan üç tane küçük nokta var, bunlara Gili Adaları deniyor. Gili Trawangan aralarında en çok yerleşimin olduğu yer, sırtçantalılar genelde burayı tercih ediyor. Gili Air, tamamen ıssız ada görevini görüp daha çok balayı çiftlerine hitap ederken Gili Meno ise ikisinin karışımı diyebiliriz. Bali Adası’ndan kalkan aşırı yavaş feribotumuz Lombok Adası’na toplam 5 saatte vardı. Yolda Portland, Amerika’dan [singlepic id=1351 w=200 h=150 float=right]Mack ile laflayınca zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Mack usta bir sörfçü ve snowboardçuymuş, bana sörf hakkında harika bilgiler verdi. Avustralya’ya geçtiğim zaman sörf eğitimine başlıyorum, önce 3 günlük bir sörf kampına katılacağım, sonra Sydney, Melbourne, Yeni Zelanda, Fiji’de pratik yaparak yeteneklerimi hızla geliştirip Hawaii’de o videolarda izlediğimiz devasa dalgaların içinden geçmek istiyorum 🙂 Tabi bu kadar kısa sürede o dalgalara meydan okuyamayacağımı biliyorum, Mack bile 15 senedir sörf yapmasına rağmen Hawaii’deki katil dalgalara cesaret edemezmiş, düşünün artık 🙂 Bana enteresan birçok şey anlattı. Mesela Amerika’da büyük sörfçü rekabeti varmış, nasıl rapçiler Batı yakası-Doğu yakası olarak iki tarafa ayrıldılarsa sörfçüler de Venice sörfçüsü, Portland sörfçüsü, Malibu sörfçüsü, vs olarak kutuplaşmışlar. Eğer biri kendi alanının dışında sörf yapmak isterse o plajın sörfçülerine gidip izin istemeliymiş ve olur da saygıda kusur ederse büyük problem çıkarmış. Quicksilver’ın sahibi geçenlerde Mack’lerin orada sörf yapmaya gelmiş, izin istemediği için Mack’in arkadaşları adamın arabalarını parçalamış, kullanılmaz hale getirmişler. O da California’ya [singlepic id=1353 w=200 h=150 float=left]dönmek zorunda kalmış. Mack’in Endonezya’ya gelme amacı da sörf, arkadaşları Lombok Adası’a yerleşmiş onu bekliyorlarmış. Sonra Lombok’tan başlayarak Asya’nın en önemli plajlarını sırasıyla gezeceklerini söyledi. Belirli bir hobinin etrafında dönen böylesine uzun gezilere de büyük saygı duyuyorum. Aynı şekilde dalış gezisine çıkmış, sırtçantasını dalış malzemeleriyle doldurup dünyanın en güzel dalış noktalarını turlayan ve iki üç ayda yüzlerce dalış yapan bir grup duymuştum mesela, onlar da inanılmaz bir şey yapıyorlar.. Lombok’a vardığımızda Mack’le vedalaştık ve adanın kuzeybatısındaki limana giden bir minibüse yönlendirildim. Muhteşem manzaralar eşliğinde ilerlediğimiz, yemyeşil doğanın kucakladığı Lombok kıyılarındaki iki saatlik yolculuk sonucu limana varıp adaya gidecek motorlu teknemizi beklemeye koyuldum. Tekne kısa sürede bizi aldı, 1 saat sonra adadaydık.

Adada konaklamanın pahalı olduğunu biliyordum ama bilmediğim adada konaklamanın “aşırı” pahalı olduğuydu. Bir iki yere sordum, gecelik 50$ istiyorlardı, ki ben o parayı Tokyo’da bile vermemiştim. Adanın sahil kısmından umudu kesince içlere doğru yürümeye başladım. Hemen 50-100 metre [singlepic id=1359 w=200 h=150 float=right]sonra yerel halkın yaşadığı köy başlıyor. Köyde birkaç “homestay” tarzında evler var, gencin birine gidip kalacak yer sordum. Beni bir yere götürdü, ismi bile olmayan, ahırıyla ve ortalıkta dolaşan tavuklarıyla tam bir köy eviydi. Geceliğine 80000 Rupiah (9$) istediler, yorgundum ve daha fazla dolaşmak istemediğim için kabul ettim. Yer yatağında yatacak ve tuzlu suda duş alacaktım, çünkü adada taze su bulmak çok zor ve çok pahalıymış. İyi bir deneyim oldu benim için, her seferinde evden çıkıp plaja inene kadar yerel halkla selamlaşıyor, onların yaşamını izliyordum. Tek sorun akşamları eve dönmesiydi, sürekli yağmur yağınca ve sokak lambaları da olmayınca çamurun içinde yürüyüp ismi olan bir evi bulmak o kadar kolay olmuyordu.

[singlepic id=1361 w=200 h=150 float=left]Gili Trawangan’da polis yok. Adanın kurallarını seçilmiş aileler belirliyor ve güvenliğini onların oluşturduğu “SATGAS” adı verilen güvenlik kuvvetleri sağlıyor. Bir sorununuz olursa onlarla konuşmanız gerekiyor, gerekli kararları ise aileler veriyor. Polis olmayınca her şey serbest hale gelmiş, özellikle sokaklar her türlü uyuşturucu satan ve içenlerle dolu. Bazı turistlerin zaten buraya gelme amacı bu, burada bir iki hafta uyuşturucu molası verdikten sonra yollarına devam ediyorlar. Adada tanıştığım Avustralyalı Nicky de aynı şeyi söyledi, eski hippi günlerine duyduğu hasreti giderebileceği nadir yerlerden biriymiş burası. Bu arada Endonezya’nın diğer bölgelerinde uyuşturucuyla (marijuana dahil) yakalanmanın cezası ömür boyu hapis, ülkeye girerken yanınızda bulundurursanız da sorgusuz sualsiz idam ediliyorsunuz! Hatta Avustralyalı bir arkadaştan duymuştum, ülkenin en ünlü mankenlerinden biri Endonezya tatili sırasında marijuana teklif edilmiş, kabul edip içerken satan kişi tarafından ispiyonlanmış (polis ispiyonculara da para ödülü veriyormuş, iki taraflı kazanç) ve polis tarafından anında yakalayıp hapse atılmış. Avustralya hükümeti o kadar uğraşmasına, herkesi devreye sokmasına rağmen mankeni hapisten çıkartamamış. Aynı şekilde yakalanan Amerikalı bir kız da hükümetin tüm girişimlerine rağmen serbest bırakılmamış. Bu kadar sert Endonezya yönetiminin Gili Trawangan’ı kendi haline bırakması enterasan geldi doğrusu.

[singlepic id=1365 w=200 h=150 float=right]Gili’de bulunduğum iki gün boyunca devamlı yağmur yağdı, yoksa ne güzel fotoğraflar çekecektim 🙂 Adanın günbatımı manzaraları bir başka oluyormuş, Lombok ve Bali Adaları’nın üzerinde yükselen devasa yanardağlar muhteşem bir görüntü katıyormuş. Tabi kapalı havadan dolayı hiçbirini göremedik. Özellikle Lombok Adası’nda bulunan Rinjani Yanardağı’na ayrıca değinmek lazım, 3700 metrelik bu dağa Gili’den ve Lombok’tan başlayan tırmanış turları düzenleniyor. Gelmeden önce yaparım diye umuyordum ama sorduğum herkes orasının kapalı olduğunu ve ancak Şubat ayında açılacağını söyleyince hayallerim yıkıldı. Eğer kuru sezonda oralara yolunuz düşerse [singlepic id=1358 w=200 h=150 float=left]buraya tırmanmadan dönmeyin, fiyatı günlük herşey dahil 25$ gibi komik bir rakam ve 3-4 gün boyunca hayatınızın en unutulmaz manzaralarının içinde yürüyorsunuz. Zirvenin hemen altında yüzebileceğiniz bir krater gölü ve gölün çevresinde başka bir dağ var. Büyüleyici bir yer, resimlerden bile anlaşılıyor ne kadar etkileyici olduğu. Aynı şekilde Komodo Adası da ziyaretçilere kapalıydı, yoksa Gili’den kalkıp 4 gün boyunca yol üstündeki adalarda duran ve Komodo’da sonlanan turlar düzenleniyormuş ve fiyatı sadece 100$ imiş! Komodo’yu duymuşsunuzdur, ejderhaları sayesinde dünya çapında bir üne sahip. Bütün bunlar Endonezya’ya tekrar gelmek için bahane aslında. Zaten 10 günün bu koca ülkeye yetmeyeceği belliydi, bir sonraki gelişimde en az bir ay sürecek bir tur planlamalıyım. Daha Java Adası var, Bromo Dağı var, dünyanın en büyük budist tapınağı olan Borobudur var, Borneo, Sumatra, Manado, Sulawesi… Burada tanıştığım gezginler adada 3-4 ay gezdiklerini ve hala bir ton yer kaldığını söylüyorlardı. Yok yok, en kısa sürede tekrar geleceğim buraya, orası kesin 🙂

Singapur ve Tayland’daki yol arkadaşım Kemal Kaya, burada snorkel yapmamı özellikle tavsiye etmişti. Genelde ben de dahil olmak üzere dalıcılar bu snorkel gezilerine burun kıvırırız, derinlere inip sualtı dünyasının bir parçası olmaktansa neden yüzeyden izleyen bir seyirci olayım ki deriz. Ama Gili [singlepic id=1366 w=200 h=150 float=right]gerçekten dünyanın en iyi şnorkel yerlerinden biri olabilir. O yüzden çok düşünmeyip 11$’lık snorkel turlarından birine adımı yazdırdım. Tur üç Gili’de üç şnorkel noktasını kapsıyordu. Bu adalardaki sualtı yaşamının baş aktörü deniz kaplumbağaları. Hayatımda ilk defa deniz kaplumbağaları ile beraber yüzdüm, çok asil hayvanlarmış. Yavaş ve kusursuz ahenke sahip hareketlerini izleyerek saatler geçirebilirsiniz. Gili Air’e demirleyip yemeğimizi yedikten sonra son [singlepic id=1362 w=200 h=150 float=left]şnorkel noktamıza gitmek için hazırlanıyorduk ki bir anda fırtına koptu. Trawangan’a dönmekten başka çare kalmadı, son şnorkel iptal oldu ve dönüş yolu inanılmaz zahmetli geçti. 2-3 metrelik dalgalar kimi yerde tekneyi yatay hale getirip tahta iskeletin acı sesler çıkartmasına sebep oluyordu, milletin yüzü korkudan bembeyaz olmuştu, her dalganın darbesiyle sarsılıyor ve su içinde kalıyorduk ama sonunda sağsalim varabildik adamıza. Kaplumbağalarla huzur içinde yüzerek başladığımız şnorkel gezisi oldukça maceralı bir dönüş yoluyla sona erdi, ben de iki taraftan da tatmin olmuş oldum 🙂 Akşamı adanın plajında geçirip oyalandıktan sonra eve döndüm. Ertesi gün de Bali’ye gitmeye karar verdim, hava bozuk olup denizin keyfini çıkartamadıktan sonra daha fazla kalmanın anlamı yoktu.  Adada yemek yenecek az yer var ve fiyatları uçuk seviyede. İnternet deseniz zaten köydeki insanlar internet deyince boş boş bakıyorlar, sahildeki bazı restaurantlarda [singlepic id=1367 w=200 h=150 float=right] “bedava wi-fi” diye gururla asılmış tabelalar var ama onlar da 90’lardan kalma bir bağlantı hızına sahip. İnternet kafeler ise saatine 5TL isteyince, çok oyalanmadan Bali’ye geri döneyim dedim (artık nerede ne kadar kalacağımı internet bağlantısı belirlemeye başladı 🙂 ) Gili tropikal bir cennet ama fiyatların bu kadar artmış olması can sıkıcı, oysa daha beş seneye kadar dünyanın en ucuz gezi noktalarından biri olarak geçiyordu. Asya’da popüler olan her yer gibi burası da eminim beş seneye kalmadan bozulup keyifsiz hale gelecek. Eğer “Gerçek tropikal cenneti nerede bulabilirim” diye sorarsanız, bölgenin büyük kısmını gezmiş bitirmiş Kemal Kaya’nın güzel bir tavsiyesini iletmek isterim: Filipinler, büyük kısmı keşfedilmemiş, çok ucuza ve turistlerden uzak harika bir zaman geçirebileceğiniz son yerlerdenmiş Asya’da. O yüzden gerçek Asya’yı görmek isteyen gezginlerin rotalarını oraya çevirmeleri şiddetle tavsiye olunur. Ben bu gezimde gidemedim ama sonraki yolculuklarımın listesini yaptığımda üst sıralarda yerini alacak..

You may also like...

2 Responses

  1. Aytek says:

    Bekran,

    Endonezya’da kuvvetli bir deprem olduğunu duydum, umarım iyisindir.

    Kendine dikkat et.

Leave a Reply to Aytek Cancel reply

Your email address will not be published.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.