Çöldeki Vaha Huacachina

[singlepic id=2462 w=200 h=150 float=left]Dev şelaleler, okyanuslar, buzullar, çöller, sıradağlar, tuz düzlükleri, göl kabileleri, yağmur ormanları, antik kentler.. Güney Amerika’da geçen son bir buçuk ayımın özeti bu. Kıta o kadar zengin bir coğrafya barındırıyor ki, ne görmek istiyorsanız burayı ziyaret etmeniz yeterli. Sürprizlerle de dolu, kimsenin bilmediği ve bahsetmediği bir yere gitmek istiyorsunuz ve o yer hayatınızda görebileceğiniz en ilginç yerlerden biri olabiliyor. Huacachina da böyleydi benim için. Daha önce Peru’ya giden onca gezginle konuştum, hatta Peru’lulardan ülkeleriyle ilgili tavsiyeler istedim ama hiçbiri de kalkıp Huacachina’ya gitmem gerektiğini söylemedi. Lima’da Cesar’dan duydum ilk olarak ismini, zaten nasıl bir yer olduğunu anlatması gidip görme istediğimi fazlasıyla ateşleyecekti: Dev kum tepeleriyle dolu bir çölün ortasına bulunan minik bir göl, gölü çevreleyen palmiye ağaçları ve en fazla iki katlı beyaz evleriyle toplam 115 kişinin yaşadığı bir köy. Fotoğraflar o kadar güzel gözüküyordu ki, bir de develeri olsa insan rahatlıkla kendini Sahara Çölü’nde ya da Arabistanlı Lawrance film setinde hissedebilir 🙂

[singlepic id=2465 w=400 h=150 float=right]Buraya gitmek için Ica’ya giden otobüslerden birine binmek lazım (Lima’dan 4 saat). Ica otobüs terminalinde indikten sonra taksiye atlayıp 10 dakika sonra Huacachina’ya varıyorsunuz. Kazıkçı taksici sendromundan fazlasıyla nasibini almış bir yer burası, otobüsten iner inmez Hong Kong’lu Christy ile tanışıp taksiyi paylaştık da 4’er pezo verip açgözlü şoförün elinden kurtulduk. Christy tek başına aylardır Latin Amerika’yı turlayan genç bir gezgin, hala “nasıl yaparım, başıma bir şey gelir mi” diye çırpınanlara duyurulur 🙂 Rezervasyonu olmayınca kendi hostel’ıma götürdüm, zaten bu küçük yerde topu topu 4 tane hostel var. Konaklama masrafları [singlepic id=2470 w=200 h=150 float=left]da Peru’da iyice düştü, son dört gündür 6$’dan fazla verdiğimi hatırlamıyorum kaldığım yerlere. Ancak yeme-içme Peru’nun geri kalanına göre pahalıydı, çölün ortasına malzeme sağlamanın zorluğundan olsa gerek. Kasabada yapılacak birkaç atraksiyon var, bunların başında sandboarding geliyor. Şili’nin Atacama Çölü’nde yapmıştım, buradakinin farkı çok daha geniş kum tepelerini barındırması ve oraya ulaşmak için buggy denilen araçların kullanılması. Ertesi gün için adımı listeye yazdırdım (20$) ve günü göl çevresinde dolaşarak, fotoğraflar çekerek geçirdim. Gölü turlamak zaten 20 dakika sürüyor, yolun bittiği yerde ise sıcacık kumlar başlıyor. Kum tepesine kadar bata çıka ilerledikten sonra harika bir Huacachina manzarası ile ödüllendirildim. İnsanın hayatında çok nadir göreceği manzaralardan biri gerçekten, Peru’luların bunu tam olarak kavramamaları ve köyü (şimdilik) olduğundan daha turistik hale getirmemeleri iyi olmuş.

Akşam Christy ve Norveçli adını unuttuğum bir arkadaş ile yemek yemeye çıktık. Restaurantta Tara ile Alfred’i görmem de güzel sürpriz oldu, beraber İnka Yürüyüşü yapmıştık. Onlar da benim gibi hala unutamadıklarını söylediler yürüyüşü, nasıl unutabilir ki insan. Yedi aydır yoldalar ve iki ay daha Güney [singlepic id=2477 w=150 h=200 float=right]Amerika’yı gezdikten sonra İngiltere’ye dönecekler. Belki bir yerlerde yine karşılaşırız deyip vedalaştık, çok iyi çocuklar, onları tekrar görmek isterim. Bu arada Norveçli arkadaşla konuşurken daha iyi anladım ki İskandinavlar bambaşka bir dünyada yaşıyorlar. Eğitime para vermiyorlar, sağlığa para vermiyorlar, her öğrenci aylık minimum 200€ burs alıyor ve işe başlandığında ortalama maaş aylık 5000$. Bir yerde duymuştum, devlet yıllık net gelirini halka paylaştırsa adam başı 100,000$ düşüyormuş, harcayabileceklerinden çok daha fazlasına sahipler. Avustralya’da tanıştığım iki Norveçli vardı mesela, devlet kendi ülkelerinde yeterli yer olmadığı için Avustralya’ya göndermiş bu gençleri, uçak biletleri, okul masrafları ve konaklamanın bedava olmasını bırakın, aylık 1500$ da harçlık alıyordu bu gençler. Gerçi onlar her gün parti yapıp içerek çok verimli kullanmıyorlardı bu imkanı ama şu bir gerçek ki orada doğanlar için her şey çok kolay. Diğer tarafta da aldığı aylık 50$ maaşla anca geçinebilen Nepal’li arkadaşım, açlıktan bir deri bir kemik kalmış Hintliler, daha 25 yıl önce ülkesinin çeyreği katledilmiş, milyonlarca mayınla dolu bir ülkede hayatta kalmaya çalışan Kamboçyalılar. Adaletsiz dünya işte..

[singlepic id=2476 w=150 h=200 float=left]Ertesi gün sandboarding zamanıydı. Buggy metal kafes şeklinde dizayn edilmiş güçlü motorlu araçlara verilen isim, üzerindeki süslemelerle Mad Max’ten fırlamış gibiler. On kişi içine doluşup kemerleri sıkıca bağladık ve şoförümüz tam gaz daldı yumuşak kumların içine. Yolculuk rollercoaster’dan farksızdı, kum tepelerinin üzerinden uçtuk, dimdik yokuşları son sürat indik, yan yanatacak şekilde kavisler çizdik. Sandboard içinse dört tepede durduk, [singlepic id=2483 w=200 h=2150 float=right]kimileri karın üstü inmeyi tercih ederken, kimi de ayağına bağlı board’larla kumların üzerinden sağa sola süzülmeye çalışıyordu. Bazı yerlere atlama noktaları yapmışlar, daha geçen yıl bir gencin burada atlayış sonrası kötü düşüp öldüğünü duyunca pek deneme hevesi oluşmadı içimde. Sonunda günbatımı için bir yere park ettik, fotoğraflarımızı çektik ve dönüş yoluna koyulduk. Işıksız çölde hava hızla kararıyordu, biz de kasabanın hemen dibindeki tepelerde araçtan inip son bir kez board yapma çılgınlığına kalkıştık. Zifiri karanlıkta nasıl aşağı vardığımızı inanın hatırlamıyorum 🙂 Hostelimize döndüğümüzde saat 9 olmuştu bile. Haliyle çok yorulmuştuk ve otobüsüm yarın sabah olduğu için duş aldıktan sonra yatağa attım kendimi.

Huacachina’daki iki güzel ardından böylece toplam iki buçuk haftalık Peru yolculuğum sona erdi. Hiç hesapta olmamasına rağmen burası, Hindistan ve Japonya’dan sonra en çok zaman geçirdiğim üçüncü ülke oldu ve hakkını iyice verene kadar gezdiğimi düşünüyorum. Şimdi zorlu bir yolculuk bekliyor beni, Ekvator’a gitmek için üç otobüse binip 40 saate yakın yolculuk etmeliyim. Üstelik önümde Güney Amerika’nın en tehlikeli sınır geçişlerinden biri uzanıyor. Şans dileyin bana, ihtiyacım olacağı kesin 🙂

You may also like...

2 Responses

  1. Aytek says:

    Bekran,

    Öncelikle sınır geçişinde kolaylıklar dilerim. Senin için sorun olmaz, ne geçişler yaptın sen…

    Yazınla ilgili olarak ise diyeceğim şudur ki; KISKANDIM LAN.

    Şaka bir yana, İyi Yolculuklar dostum. =)

  2. Bekran says:

    Sağol Aytekçim, hallettim o geçişi de sorun olmadı. Yakında görüşmek üzere 🙂

Leave a Reply to Bekran Cancel reply

Your email address will not be published.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.